20 Aralık 2011 Salı

Kışı hiiiç sevmem !










    Kış gelince bizimkiler güzelim bahçeli evi  bırakıp apartman dedikleri sevimsiz üstüste yığılı taş binaya gidiyorlar ! Burası çok kalabalık ve gürültülü. İşin en fenası benim bahçeye çıkmama izin vermiyorlar. Neymiş efendim '' kaybolurmuşum !'' Evet ben biliyorum sanılanın aksine kedilerin sadece yüzde ikisi   yollarını bulabilir. Yani kaybolup da evinin yolunu bulan kedi sayısı çok çok az :( İyi de kardeşim siz de niye kuşlar gibi göçüyorsunuz ? --Kuşları hiiiç sevmem-- Kaç kere eve kuş getirdiysem azar işittim :(
  Canım çok sıkılıyor çook ,bildiğiniz gibi değil. Dün gece kapının önünde ağladım biraz, biliyorum serde efelik var,ağlamak yakışmaz ama bahçeleri ,çimenlerde yuvarlanmayı,kelebek kovalamayı ,damlarda dolaşmayı çok özledim ben ! Hem Küdük'e de sinir oluyorum. Bana tepeden bakması yok mu ? Oyun bilmez,sokak bilmez. Tek bildiği garrr ! gurrr ! kucak !
  Keşkül'ün dünya umurunda değil. Şu köpekleri hiç anlamıyorum hani çocukluk arkadaşım olmasa çakacağım bir tane burnuna ! O bizimkiler neredeyse onlarla mutlu oluyor. Hem onu sabah akşam parka götürüyorlar,gelince ayaklarının yıkanmasına bile ses çıkarmıyor. Su beni bozar kardeşim. Ben kendimi temizlerim !
  Geçen 2 gün bizimkileri protesto ettim tuvaletimi yapmadım . Çok üzüldüler,gittiler sokaktan bir parça kum getirip tuvaletime koydular,ben salak mıyım anlamadım mı sanıyorsunuz ama ne yapalım mecburen yaptım işte. Bir de yine Kürşat'ı çağırırlar filan aman aman !
  Kaç insan günü kaldı buradan gitmeye bileniniz var mı ? Bana yazın olur mu ? Şimdilik hoşçakalın ! Offf offf !!!

27 Kasım 2011 Pazar

Kızlar petstar yarışmasında!


http://petstartakvimi.heroku.com/fotograflar/keskul--4


http://petstartakvimi.heroku.com/fotograflar/kuduk


http://petstartakvimi.heroku.com/fotograflar/tagaddi


Benim kızlar da Petstar yarışmasında. Her biri için ayrı ayrı oy verebileceğiniz gibi 24 saat sonra yeniden oy verebiliyorsunuz. Yarışmayı kazanan petin ödülü sokak hayvanlarına bağışlanacak. O nedenle kaybeden yok bu yarışmada.
Keşkül,Küdük ya da Tagaddi'ye oy vermek isterseniz fotoğraflarının altında yer alan linge tıklamanız yeterli tabii önce kayıt oluyorsunuz.
Şimdiden teşekkürler !

24 Kasım 2011 Perşembe

Avrupadaki dostlarımız !

1- İsviçre'de bir alış-veriş merkezi

Bu postu Keşkül'ün '' Avrupa'da dostlarımız ne durumda,bizden farklı olarak ne gibi haklara sahipler ? '' sorusu üzerine hazırladım :)
İlk fotoğrafta görüldüğü üzere Avrupa evcil hayvanla yaşama konusunda bizden fersah fersah ileride.
İnsanlar kuyruklu dostlarıyla cafelere,alış veriş merkezlerine kısacası gıda satışı yapılan marketler haricinde her yere özgürce girebiliyorlar. Toplu taşıma araçlarından yararlanabiliyorlar. Buralarda dostlarına ne aşırı ilgi gösteriliyor ne de '' köpek giremez! '' şeklinde uyarılıyorlar. Demem o ki köpek insanın dostudur o halde çevreye rahatsızlık vermediği sürece insan - köpek  birlikteliği normaldir.
Siz kuyruklu dostlarımızın dostları  için pek çok fotoğraf çektim. Bakmak ister misiniz?


2- Fransa 'da bir sarman 
Bu kedicik sanırım dükkan bekçisi,fotoğrafı sabahın erken saatlerinde çektim.Burası bir hediyelik eşya dükkanı ,dükkan henüz açılmamıştı ve kedicik tüm gece yalnız kalmaktan sıkılmış olmalı ki bana çok ilgi gösterdi. 



Köpekler insanların en iyi dostudur.


 Espriyi ben çok tuttum; Burası bir mandıranın girişi ve siz içeri girerken köpeğinizi buraya bağlıyorsunuz.

Sahilde uzun yürüyüş için en uyumlu arkadaş !




Küçük sabırsız ,oyuncu Terrier !


Ne kadar önemli,Sevgili Begonvilli Ev'in başına geleni anımsarsınız. Köpeğinizi tasmasız dolaştırmayın !


Çocukluğumun unutulmaz filmlerininden  Lassie'nin kahraman köpeği Collie ; ırkının güzel ,zarif bir temsilcisi. Bakar mısınız,ne kadar hoş bir köpek !
Uygar bir dünyada sevgili kuyruklu dostlarımız ve onların dostlarıyla mutlu ve özgürce yaşama dileklerimizle...

16 Kasım 2011 Çarşamba

Döndüm!


   Sevgili dostlarım biliyorum yazmaya çok ara verdim ama anlatınca bana hak vereceksiniz.
Nilgün bayramdan bir hafta kadar önce beni doktora götürdü o kadar sık gidiyorum ki hiç şüphelenmedim. Bu kez beni orada bırakıp döndü. Beni aldılar kollarıma iğneler yaptılar gerisini hatırlamıyorum ,uyandığımda kolumun altındaki koca şişlik yoktu ama kolum sargılıydı ,hemen ayağa kalkamadım :( Sonra babam geldi ;beni sevdi ,öptü ,kokladı ,ona kuyruk salladım ama beni orada bırakıp gitti. Arkasından ağlayacaktım ama çok uykum vardı... Ertesi sabah Nilgün geldi elinde koca paket krakerle;beni o da sevdi ,oynadı ,kokladı ,öptü ama o da gitti :( tam 12 insan günü beni orada bıraktılar ve bir daha da arayıp sormadılar tam onlardan ümidimi kesmiştim ki bir sabah çıkageldiler ,beni kucaklarına alıp evime getirdiler. Ben kolumun altındaki şişlik gittiği için rahatlamıştım  ama acaba beni artık sevmiyorlar mı  diye düşünmekten sevinemedim bile... Eve geldiğimdenberi yatağa hoop ' yapmıyorum ,beni yine çok sevsinler diye çok uslu oturuyorum . işte böyle....
   Keşkül anlattı ben yazdım harfine dokunmadan ama olayı bir de benden dinleyin istedim :)
Keşkül bayramdan önce çok başarılı bir operasyonla lipomundan kurtuldu. Şükürler olsun ki patoloji sonucu da temiz geldi. Daha önceki pansiyon deneyimlerimiz pek de iyi olmadığından operasyon sonrası onun klinikte kalmasına karar verdik. Böylece hem nöbetçi veteriner hekimlerin gözetiminde olacak hem de yaklaşık 20 yıldır tanıdığımız veterinerimiz onu kontrol edebilecekti. Annem seyahatlerimizde bize gelip kızlarla kalır ama Keşkül'ü dolaştıramadığı için hep yardım alırız bu da beni her seferinde endişelendirir. Bu kez gözüm arkada kalmadan huzurlu bir seyahat yaptım. Veterinerimizle hemen her gün telefonda konuştuk. Keşkül'ün duygu sömürüsü yaptığına bakmayın orada rahatı yerindeymiş ki kilo bile almış :)
Gelelim Keşkül'ün niçin tişört giydiğine ;bu benim bulduğun bir çözüm. Keşkül operasyon bölgesini yalayıp dikişlerini açmasın diye Elisabeth başlığı denilen huni biçiminde bir şapka takmışlardı ama onunla hiç rahat edemiyordu. Tişört giyince hem dikiş yeri kapanmış oldu hem de pek yakıştı kızıma...
İşte böyle; bizden haberler bunlar ... Söz bir daha bu kadar uzun ara vermeyeceğiz .
Hepimizden hepinize kucak dolusu sevgiler...

24 Ekim 2011 Pazartesi

İSLAM' A GÖRE HAYVAN HAKLARI



İSLAM' A GÖRE HAYVAN HAKLARI

Değerli okurlarım! hayvan hakları ve hayvanları koruma günü geçti ama ben bu ay ki yazımda bu konuyu kitlelerin ve siz değerli okurlarımın dikkatine sunmaktan ayrı bir mutluluk duyacağım.
Hayvanların insanlar üzerinde haklarının yalnızca günah korkusuna dayanmayıp, İlâhî irade tarafından hayvanlara bahşedildiği bilincinin, Müslüman toplumlarında tarih boyunca alışıla gelmiş bir haslettir.
 
Medyada sıklıkla görülen, kamuoyunun gündemini sürekli meşgul eden problemlerden biri, hayvanlara yapılan kötü muamelelerdir. Hayvanlar aktif bir şekilde istismar ve yok edilmekte, çok kötü muamelelere maruz kalmaktadır. Bu durum, hayvan hakları savunucularını harekete geçirmiş, modern çağda hayvan hakları söylemi yoğunluk kazanmıştır.
 
Mukaddes dinimiz İslamın muteber Kitabı Kur’ anı Kerimde bazı hayvanlara önem vermiştir. Yüce Rabbimiz hayvanları sevmiş, bizlere sevmemizi tavsiye itmiş ve onlara merhametle muamele etmemizi emretmiştir. Kur’anı Kerim’de bazı sûreler çeşitli hayvan isimleriyle isimlendirilmiş (Meselâ, Bakara (inek), Nahl (arı), Ankebut (örümcek), Neml (karınca) sureleri gibi), bir ayeti kerimede bazı hayvanların doğal görevleri belirtilmekte ve esasen hayvanların insanların yararı için yaratıldıkları ifade edilmektedir. (Nahl, Suresi Ayet  8)  Tıpkı insanlar gibi öteki canlıların da Allah’a ibadet ettiğini bildiren Kur’ an, kuşların da bir dilinin, bir ibadet ve tesbihinin bulunduğunu belirtilmektedir.
 
(Nur, 41) Hadislerde hayvan hakları konusunda ısrarlı bir şekilde vurgulanan husus, onların yaşama hakkının olduğudur.   Hz. Peygamber’ in tavsiye, emir ve uygulamalarında belli, hayvanlara dokunulmaması, onlara işkence yapılmaması yumurtlayan kuşların yumurtalarının alınmaması, kuşların yuvasının bozulmaması ve vahşi hayvanların bile derilerinin elbise olarak kullanılmasını yasaklamıştır.
 
Bu nedenle; hayvan türlerinin ve nesillerinin devamı için av konusuna da dinimiz sıcak bakmamıştır.
 
Zaruri hallerde ve et alamayacak durumda olanlara dinimiz avcılığa izin verirken öte yandan doğal dengeyi bozan ve eğlence amaçlı hiçbir avcılığa izin verilmemiştir.  Ebû Hüreyre 'nin naklettiği bir rivayette Hz. Peygamber: Günahkâr bir kadın bir kuyunun yanından geçerken, kuyunun başında bir köpeğin susuzluktan dilini çıkarıp soluduğunu gördüğünü, ona acıyarak ayağına giydiği ayakkabılarla kuyudan su çekip köpeğe verdiğini ve bu sebeple Allah Teâlâ’nın da onu bağışlayıp cennete soktuğunu bildirmiştir.
 
(Müslim 41Yine Hz. Peygamber, bilinçli bir şekilde zararsız bir hayvanın gıdasız bırakılarak ölümüne sebebiyet veren kişinin karşılaşacağı acı sonucu belirterek “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” hadisiyle bu hususta müminleri uyarmıştır. (Buhârî 17)Osmanlılar devrinde sahipsiz hayvanların bakım ve korumasının devlet tarafından sağlandığı, bu amaçla vakıflar kurulduğu malumdur.
 
Hayvan haklarına ilişkin hukuksal normlar, OsmanlıKanunnâmelerinde ilk dönemlerden beri yer almış bulunmaktadır. Sözgelimi, II. Bâyezid devrinde hazırlanan1502 tarihli IstanbulBelediye Kanunnamesindeki şu hüküm yer almaktadır: Ayağı yaralı atları çalıştırılmamalı, at, katır ve eşek ayağını nallayalar ve semeri düzgün ola. Ve ağır yük yüklemeyeler.
 
Yine  Bursada kuralan gurabayı laklakan Osmanlı döneminde hayvan haklarına gösterilen titizliğin göstergesidir. Bu gün Batılılar hayvanları koruma diyorlar. Bizim ecdadımız yüzyıllar öncesinden gökyüzünde uçan hasta leyleklerin bile sağlığını düşünmüşler. Hangi milletin tarihinde “Guraba-i laklakan” diye bir hastane var. Guraba-i Laklakan leylek hastanesi demektir.
 
Burada Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ nın  Mekkenin fethinden dönerken yeni doğum yapmış bir köpeği görenRasulullah “Durun Arkadaşlar yolumuzun üzerinde hayvan yeni doğum yapmış yavrularını emzirmektedir. Bu nedenle  on metre ileriden gidelim, hayvan incinmesin buyurmuştur.” EcdadımızOsmanlılar zamanında, sokak  hayvanları için sakadat satan seyyar kasaplar vardı.
 
Herkesin kapısının önünde su yalakları vardı. Bu yalaklara su doldururlar ve seyyar kasaplardan sakadat alarak kapılarının önlerine bırakırlardı. Bu güzel adeti bizlerde devam ettirelim. Hayvanlarımıza sahip çıkalım. Başı boş cadde ve sokaklara bırakmayalım. Evlerimizdeki yemek ve ekmek artıklarını çöplere atmaktansa, hayvan barınaklarına bırakıp sevap kazanalım.
 
Yüce dinimizin hayvanlara verdiği değerler aşağıdaki kurallardan anlaşılacaktır. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce işlem yapılamaz. Bütün hayvanların, insanlarca gözetilme, bakılma, korunma ve yaşama hakkı vardır.  Hayvanlar meşru bir gerekçe olmadan öldürülemez. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
 
 
PeygamberimizHayvanlara kısası keskin kılıçla yapınız.” buyurmaktadır. Bütün çalışan hayvanlar, iş süresinin yoğunluğunun sınırlandırılması, onarıcı ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme haklarına sahiptirler. Bu nedenle yaklaşan önümüzde bir bayram var. Keseceğimiz Kurbanları incitmeden, üzmeden, zorlamadan ve rıfk ile yere yatırmalı. Kullanacağımız bıçağın keskin olmasını önceden sağlamalı (Hayvanın gözünün önünde  bıçak bile bileğlenmemeli) Bizlere Allah’ü Teala’nın birer emaneti olan ve dünyadaki imtihanlarımızdan biri olan hayvanlara iyi davranarak onlar vasıtasıyla da Allahın rızasını kazanabilmeliyiz. 
 
 
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizin bayramının tebrik eder, bayramların vatanımız, milletimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederim
 
 Şükrü Demirel. Seferihisar Müftüsü
  
  Bu makaleyi olduğu gibi aktarıyorum.
  Size saygım sonsuz ,çok teşekkürler sayın müftüm !

19 Ekim 2011 Çarşamba

Mutlu bir haber !

   Sevgili dostlar güne güzel bir haberle başlamak istedim. Anımsayacaksınız barınak açılışında fotoğrafladığım ,hüzünlü bakışlarıyla içimizi yakan hatta duyarlı kardeşim Ali Bey'in rüyalarına giren güzeller güzeli Setter'e yuva bulundu. tık tık  Almaya giden arkadaşım, kızımızın 2 gün önce doğum yaptığını öğrenince ona yavrularıyla birlikte talip oldu. Bir kaç gün daha lohusayı yerinden kımıldatmamayı uygun gördüğünden önümüzdeki hafta içinde anneyi ve yavrularını almaya gidecek. Eh söylememe gerek yok herhalde yavrular sütten kesildikten sonra onlara da yuva arıyoruz !
   Bu post ta fotoğrafsız kalmasın istedim. Siz şu güzel kedili yastıklara bakarken çevrenizde yavrulara evini,bahçesini daha da önemlisi yüreğini açmak isteyen var mı bir düşünün bakalım !




11 Ekim 2011 Salı

İki Kedi Arasındaki Farkı Bulun !










Hiç evlat ayırmam hepsini eşit severim elbet. Hani bu fotoğraflar da anlatmıyorsa ben susayım o zaman ,yeterince anlatamam nasıl olsa... 
Tagaddi benim kınalı kekliğim ,dünya güzeli tekirim ama kendini hiç sevdirmez. Bakar mısınız fotoğraflara sanki Kürşat (veterinerimiz ) gelmiş de aşı yapıyormuş ben de sıkı sıkı tutuyormuşum gibi... Ne gezeer,bu sabah ''gel kızım seni bir kerecik öpeyim '' çalışmalarımın nafile sonuçları :(
Diğer fotoğrafda ne diyor  Küdük ? ''Ben huzurun diğer adıyım ,kucağında sonsuza kadar yatabilirim ,sev beni,okşa beni anne ''
''Kediler ! ''diye bir tanımlama olamaz, onların hepsi ayrı birer dünya tıpkı biz insanlar gibi... O halde kedi var kediii var :)))
Herkese mutlu huzurlu günler dileriz !

6 Ekim 2011 Perşembe

Top modelim Keşkül 'üm !





Bere olsun diye başladım ama yünüm yetmeyince saç bandı oldu.  Yanına bir de çiçek iliştirdim ve Top Model Keşkül'ün saçına -pardon başına - taktım ve başladım fotoğraflamaya. Her şey iyi gidiyordu ama manken çok yoğun olduğundan ve diğer işlerine de yetişmesi gerektiğinden (!) maceramız çabuk sona erdi .
Kuyruklu dostlarımızı ve onların dostlarını kocaman öptük !

4 Ekim 2011 Salı

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü !




Belediyemizin -Sokak Hayvanları Bakımevi  -süslü adı bu,bilindik adı ; ''barınak '' açılışındaydım. Güzel temiz ve nispeten büyücek bir tesis  yapmış belediyemiz,teşekkür ederiz... Buraya kadar güzel ama...

 
Bu bir dişi Setter (Av Köpeği ) hamile,TERKEDİLMİŞ !


Bu bir yaşlı ,erkek Boxer TERKEDİLMİŞ !


Bu bir genç Kurt Köpeği TERKEDİLMİŞ !

Barınaklar gönüllüler olmadan yaşayamaz. Şimdilik 20-25 kadar erişkin köpek,10 kadar yavru köpek ve 2 tane de kedi var burada ,çok sürmez bu sayı 10 a 20 ye katlanır. Bu kadar hayvana 2 görevli nasıl baksın? ''Barınaklarda Vahşet ! ''diye bağırmadan önce bunu aklımızda tutalım.
Barınak var ya getir köpeğini terk et !
4 Ekim Hayvanları Koruma Gününüz  kutlu olsun kuyruklu dostlarım ve onların dostları !

2 Ekim 2011 Pazar

İzmir Pet Flora Fuarı !










  İzmir Pet Flora Fuarı bu yıl geçen yıllara göre daha mı kalabalıktı bilemiyorum ama pazar günü öğleden sonra içeride iğne atsanız yere düşmezdi. Bu kalabalığın İzmir'de hayvanseverlerin çoğalmasına işaret ettiğini düşünmek istiyorum ama sokakta terkedilen cins kedi köpekleri  görmezlikten gelemiyorum :(
SEHAYDER standında sevgili başkanımız Fevziye Özkan'la kısa bir sohbetten sonra fuarı dolaştık ,sokak kedileri için mama,Keşkül için de yeni bir yatak aldıktan sonra yorgunluktan bitkin bir şelkilde eve döndük. Öncesinde de Sevgili Ece Aymer'in İzmir Mavişehir Egepark'daki SERGİ sine gitmiştik. Bu hafta sonu da böyle geçti...
  Tüm dostlarıma ve onların Kuyruklu Dostları'na güzel ve verimli bir hafta dileklerimle...

24 Eylül 2011 Cumartesi

Köpekle yaşamak-2

  Sevgili dostlar deneyim sözcüğü fazla iddialı olacak ama yaşadıklarımdan öğrendiklerimi aktarmaya devam ediyorum.
  Sizlerden öyle güzel yorumlar ve öneriler geldi ki bu yazının içeriğini siz yorumlarınızla şekillendirdiniz bir bakıma. Lütfen sizler de yaşadıklarınızı yazın ki kuyruklu dost edinmeyi düşünenler ya da dostuyla sorunlar yaşayanlara yol gösterelim.
  Köpekle yaşamak istiyorsunuz ama tatile çıkarken  ne yapacağınızı bilemiyorsunuz.
Maalesef bizleri dostumuzla kabul eden otel,pansiyon sayısı çok az,olanlar da ya çok bakımsız ya da sizin içinize sinmez :( Keşkül 1,5 -2 yaşındayken kuzenim Bodrumdaki evine  davet etti bizi. Ben köpekle kimsenin evine gitmem-annem hariç-.Köpek çocuk gibidir yanınızda ona ait bir dolu eşya taşımak zorundasınız ve yabancı bir yerde nasıl davranacağını asla kestiremezsiniz. Neyse biz de bizi köpekle kabul eden bir otel bulduğu taktirde gelebileceğimizi söyledik. Buldu da... Aman Allah'ım rutubetten kabarmış duvarlar,küçücük havuzda 30-40 kişi hijyen hak getire... Neyse kalamadık tabii,bilmem anlatabildim mi?
Peki böylesi durumlarda ne yapacağız? Köpek pansiyonları çözüm mü ? Bazı köpekler için evet ama Keşkül 'ü 2 kez bıraktık ,aldıktan hemen sonra  hastalandı. Veterinerimiz psikolojik olduğunu söyledi. Hiç mi tatile çıkamayacağız? Çıkacağız elbet ,biz şöyle bir çözüm bulduk;annem bizim eve gelip kızlarla kalıyor,Keşkül'ü günde iki kez dolaştırmak üzere veterinerden destek alıyoruz. Bizim kız hangi amaçla dışarı çıktığını bildiğinden sorun çıkarmıyormuş. Bizimle koşup oynamak isteyen eve girmeye hiç yanaşmayan Keşkül yabancı birisiyle olunca itaat edip kısa bir süre sonra eve dönmeye razı oluyormuş. Evde tanıdıkları ortamda ve tanıdıkları biriyle kaldıkları için de yemek uyku gibi düzenleri aynen sürüyor,yalnızca  bize özlemleri tavan yapıyor ...Bizim bir avantajımız daha var,kızlar evde biz yokken yalnız değiller . Evde birden fazla patili olunca bazı şeyler daha kolay :) Kızlar birbirine çok düşkün,konuk gelince dahi Keşkülle Küdük'ü aynı odaya kapatıyorum aksi taktirde her ikisi de ağlayıp kapıları tırmalıyorlar. Sonuç olarak size önerim köpeğiniz varsa ve tatile çıkarken yanınızda götüremiyorsanız hayvansever arkadaşlarınızı ve en önemlisi  ailenizi hoş tutun ! Onlara ihtiyacınız olacak :)
  Köpeğin beslenmesi; Sevgili hayvansever dostum Begonvilli Ev bu konuda yaptığı bir yorumla beslenmenin önemini anımsattı . Köpek beslenmesi konusunda pek çok görüş var;kimi kaynaklar barf beslenme dediğimiz çiğ etle besleme diğeri de kuru mamayla beslemenin uygun olduğunu söylüyorlar. Ben 14 yıl Colette'e  tavuk,kırmızı et,sebze,tahıl ve sıvı yağdan oluşan yemek yaptım. Beslenmeden kaynaklanan hiçbir hastalığı yoktu,dişleri pırıl pırıl nefesi kokusuz,tüyleri parlak ve gürdü ama inanın tembellikten değil tamamen daha pratik ve zahmetsiz olduğu için Keşkül'de veterinerimizin önerdiği kuru mamayı kullanıyoruz. Yoksa Colette varken ben çalışıyordum zamanım kısıtlıydı şimdi emekliyim ve zamanım bol yani zamansızlık değil sorun. Koskoca köpek için yemek pişirmek ve onu saklamak hiç de pratik değil o nedenle.
Köpekleri kaç öğün beslemeliyiz?
Yavru köpek günde en az 4 yetişkin köpek 2 öğün beslenmeli. ''Köpek günde tek öğün yer ''diyenler ,köpeklerinin tüm gün aç kalan mideleri nedeniyle  ileri yaşlarda gastrit ülser gibi hastalıklara yakalanma ihtimalinin yüksek olduğunu bilmeliler. Tercih sizin ! Ne miktarda besleyeceğiniz ise zaten veterineriniz tarafından size söylenecek.Yalnız her şeye rağmen patron sizsiniz,baktınız kilo alıyor miktarı azaltın ,zayıflıyorsa da arttırın. Unutmayın onlar da bizim gibiler bazılarına su içse yarar :D
Bir diğer önemli konu ;Lütfen ama lütfen öğün aralarında abur cubur vermeyin,sofradan beslemeyin ! Arsız olurlar ve sindirim sistemleri bozulur,gereksiz kilo alırlar. Bir de yemek artığı vermeyin. Atalarımızdan öyle görmüş olsak da KÖPEKLER KEMİKLE BESLENMEZ ! Hele tavuk kemiği ASLA ! Tavuk kemiği ufalanıp jilet gibi mide ve bağırsaklarını keser,deler,köpeğinizi oracıkta kaybedebilirsiniz ! Yalnızca dananın kaval kemiği dediğimiz kemiğini kaynattıktan sonra dişlerini kaşıması ve temizlemesi amacıyla verebilirsiniz. Özellikle gelişme çağındaki köpeklerin hem diş gelişimi için yaralıdır hem de onları oyaladığı için sağı solu kemirmezler.
   Bir diğer konu da ,yavru köpeklerin ortalığı kemirmesi ...Maalesef yapıyorlar :( Onları her an oyalamak zor tabii ama evden bir süreliğine uzaklaşacaksanız yukarıdaki yöntem işe yarıyor. Çalışma saatleriniz düzensiz, mesainiz uzunsa önceki postumu anımsayın . Köpeğin bütün dünyası sizsiniz onu sık sık uzun sürelerle yalnız bırakacaksanız eğer bu sevdadan vazgeçin ! 
  Sizlerden gelen yorumlar doğrultusunda yazım sürecek... Lütfen katkılarınızı esirgemeyin ve tekrar söylüyorum ''ben uzman değilim,böyle bir iddiam da yok. ''Yalnızca hayatımın 20 yılını köpekle geçiren biri olarak yaşadıklarımı aktarıyorum o kadar. Benim köpeğim mükemmel eğitimli değil,onu büyütürken ben de hatalar yaptım. Her şeyden önce bebekliği hastalıklarla geçtiği için asla yapılmaması gereken şeyleri yaptım. Onu kucağımda taşıdım . Şimdi 35 kilo ve hala ben otururken gelir kucağıma çıkar :)))
   Bu günlük de bu kadar ...

23 Eylül 2011 Cuma

HAFTA SONU




  Sevgili dostlar önceki postumla ilgili çok yüreklendirici ve bilgilendirici yorumlar aldım. ''Köpekle Yaşamak  ''başlıklı bir yazıyı hazırlarken aynı zamanda sizlerin deneyimleriniz ve eleştirilerinize de ihtiyacım vardı. Sizler de yorumlarınızla çok güzel katkılar sağlamışsınız,çok teşekkür ederim hepinize. Naçizane önerim postu okuyan dostların yorumlara da bakması yönünde olacak.
  Yazım devam edecek ancak  her mevsim değişikliğinde  beni yoklayan öğretmenlikten kalma ''meslek hastalığım'' faranjit bir süreliğine bana konuk olduğundan bu günlük bu kadar diyorum. Umarım beni bağışlarsınız. Şimdi Tagaddi gibi topak olup yumuşak bir yere kıvrılmak istiyorum. En yakın zamanda görüşmek dileğiyle herkese mutlu sağlıklı bir hafta sonu diliyorum !
  Sevgiler...

20 Eylül 2011 Salı

Köpekle yaşamak

Aslıda bu yazımın başlığı ''Evcil hayvanla yaşamak'' olacaktı ama kuyruklusuyla,kanatlısıyla ,yüzgeçlisiyle kısaca evcil hayvanın hemen her türlüsüyle yaşamış biri olarak hepsinin ayrı kuralları olduğunu bildiğimden kısım kısım yazmaya karar verdim .
Yazımın ilki; ''Köpekle Yaşamak !''
Bu yazıyı yazma nedenlerim sevgili blog dostlarımın ''biz de çok istiyoruz ama...'' ile başlayan cümleleri oldu.
Her şeyden önce ben bir uzman değilim,amacım sadece yaşadıklarımdan öğrendiklerimi paylaşmak. Yazıma o gözle bakarsanız çok sevinirim. 
Ben kızlarla yaşarken her gün yeni şeyler öğreniyorum o nedenle beni eleştirebilir yol gösterebilir,katılabilir ya da katılmayabilirsiniz.Az önce de söylediğim gibi,kızlar bana her gün yeni yeni şeyler öğretiyorlar. Ben onları eğitiyorum onlar da beni :)
Eh buyrun o halde:

Köpekle yaşamak;
a- Eviniz küçük...
Sevgili dostlar siz evinizde koşuyor, hoplayıp zıplıyor musunuz yoksa ? Evimiz bir köpek için tabii ki küçük. Köpek enerjisini parklarda  ,bahçelerde uzun yürüyüşler ve egzersizlerle atar. Ona dolaştırmak gerekirse oyun oynamak için günde en az 1,5-2 saat ayıramayacaksınız inanın dostunuz 300 metrekare eve de sığmayacaktır.
b- Eviniz çok katlı bir apartmanın üst katlarında...
Benim başıma geldi oradan biliyorum,kışlık evimiz apartmanın 15.katında ve bir ara yönetim asansörlere köpekle binmeyi yasaklamaya kalktı :( Saçma bir uygulamaydı ve hemen ''koruyucu önlem alarak '' diye düzenlediler. Keşkül 35 kilo ve kalça çıkığı nedeniyle merdiven çıkması -mümkün olduğunca -yasaklanmış bir köpek. Kucağımda Keşkülle 15 katı çıkmaya çalışırken benim halimi düşünebiliyor musunuz ? 
c- Eviniz bir apartmanın giriş katında...
Hemen sevinmeyin . Eğer Terrier cinsi köpekle yaşayacaksanız iyi düşünün. Bu küçük çocuklar cüsselerinin 10 katı ses çıkarırlar ,her ayak sesine havlayıp komşularınızı rahatsız edebilirler.
d- Eşiniz,sevgiliniz ya da ailenizden biri istemiyor...
Ailenizden ayrı yaşamıyorsanız vazgeçin. Eşiniz istemiyorsa hiç heveslenmeyin,sevgiliniz istemiyorsa ondan ayrılın olsun,bitsin :)
e- Aileden birinin alerjisi var...
Gerekli ilaçlar kullanılırsa çok sorun olmaz inanın,köpek tüyü alerjisinin halı tüyüne ,toz ve akarlara olan alerjilerden daha az sıklıkla görüldüğünü bilin. Yalnız astım bronşit gibi solunum yolu hastalıklarını tetiklediğinden siz yine de uzmanlara danışın derim ben...
f- Zamanınız yok...
Köpekle yaşamayı unutun gitsin. Köpek  hiç büyümeyen çocuktur. Onun her zaman sizin ilginize sevginize ihtiyacı vardır. Ayrıca ilk aylarda ona doğru davranışlar kazandırmak ve eğitmek için gerçekten çok zamana ihtiyacınız olacak.
g- Bütçeniz kısıtlı...
Tek neden buysa küçük köpek alın,küçük köpek az yer büyük köpek çok... Yalnız her ikisinin de aşı masrafları ve tedavi giderleri aynıdır aklınızda olsun ! Kuduz aşısını belediyeler ücretsiz uygulasalar da diğer pek çok aşı gideri bütçeye bir yük getiriyor orası kesin !
h-Hareketi pek sevmiyorsunuz,
Köpek almayın o zaman kedi size daha uygun :)
ı-Spordan çok hoşlanıyorsunuz,
Sportif köpek ırklarını araştırın,örneğin Labrador Retriever,Golden Retriever,Dalmaçyalı gibi... Bu ırklar harika birer koşu ,yürüyüş hatta yüzme arkadaşıdırlar. Önceki köpeğim Colette bir Terrier&Poodle karmasıydı,çok hızlı koşardı ama uzun yürüyüşlerde kucağıma çıkmak için adeta yalvarırdı :) Keşkül bir Labrador Retriever yazın sıcak günleri hariç her gün sabah-akşam en az 1'er  saat hızlı hızlı yürürüz ve tık ! demez. Kısacası en az 10-15 yılınızı geçireceğiniz köpeğinizi seçerken yaşam koşullarınıza uygun ırkta karar kılın.
j-Bazı köpekler sıcak iklime bazıları da soğuğa gelemez. İzmir sıcak iklime sahip ama bizim sitede 1 Sibirya kurdu ,bir de Kangal var . Hayvancıkların yaz sıcağında halini görseniz acırsınız. Yıllar önce Beethoven diye bir film vardı .Biz oğlumla onu izledikten sonra tutturdu St. Bernard alalım diye. Bu köpekler 60-70 kg.kadar olabiliyorlar ve kesinlikle karlı  soğuk bir iklimde  yaşamaları gerekli. Neyse ki veterinerimiz güç bela ikna etti de bizim oğlan 10 kiloluk bir ev kızına razı oldu:)
  
Şimdi benim köpekle yaşamanızı neredeyse engellemek istediğimi düşünenleriniz olacaktır ama...
Köpekle yaşayanlar ,
Her gün açık havada yürüyüş yaptıkları için daha sağlıklıdırlar,
Onları hep dinleyen yargılamayan ,çok ama çok seven dostları olduğu için yalnız değildirler.
Başka bir canlıya emek verdikleri için huzurludurlar.
Bir köpeğin sevgisini kazandıkları için özgüvenli ve şanslıdırlar,
Köpekli ailelerin çocukları sorumluluk sahibi ve yaşıtlarına göre daha gözlemci oluyorlar. Ben denedim gördüm :) 
En önemlisi onlar dünyaya artık yürekleriyle de bakan ayrıcalıklı insanlardır. Tüm bunların bir teki bile bir köpekle yaşamak için yeterli  bence , öyle değil mi?


Yukarıda paparazziler (!) tarafından çekilmiş bir fotoğrafımızı görüyorsunuz. Keşkül her zaman her yerde benimle birliktedir,kendini bize adamış sadece bizim için yaşayan bir can... Biz de onun mutlu ve sağlıklı yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz. Şu güzelliğe bakın...Bu bile tek başına bir köpekle yaşamak için yeter öyle değil mi?

Bunlar benim ilk etapta aklıma gelenler,yazımı fazla uzun tutup sizi sıkmak istemedim ama devamı gelecek ...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Blog tanıtımı !

Golden Retriever Jessie 
Gerçek bir hayvansever,bilinçli bir köpek dostu...
Yalnız köpeğiyle olan maceralarını değil,köpek eğitimiyle ilgili pek çok bilgiyi de bulabileceğiniz bloğunda dolaşmaya çıkınca zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. 
Bir göz atmak isterseniz burada



Bu fotoğraftaki de yakışıklı köpeği Jessie !

18 Eylül 2011 Pazar

Güzelleme !










Posted by Picasa
  Hani anneler babalar çocuklarını uyurken seyretmeye doyamazlar ya... Ben de Keşkül'ü seyretmeye doyamıyorum. Kızlarımın hepsini çok seviyorum ama Keşkül'ün yeri bir başka. Kim bilir belki de cüsse olarak en irileri olmasına rağmen en naif olanı o olduğu içindir. Ona yüksek sesle kızsam  hemen küser gider yüzünü duvara döner,ben gidip sevip okşamadan da yanıma gelmez . Hele eşimin en küçük isteği onun için bir emirdir,ne yapar eder görevini tamamlar !Gözümüzün içine bakar adeta,'' siz isteyin yeter '' dercesine... Ahhh,! Bir de bu kadar obur olmasa ! Gevrek,börek ve balık...İşte bunlara hiç ''hayır ! ''demez :) Bunların herhangi birinden bir lokmacık koparabilmek için yapmayacağı yoktur :( Biliyorsunuz sağlığı da iyi değildir Keşkül'ün ,gözümde her daim korunmaya muhtaç küçük bir kız çocuğu gibidir.
   Şu yatışına bakar mısınız? Soluk alıp verirken oynayan burnunu öpüvermek geliyor içimden. Ya teki yarı açık teki kapalı gözlerine ne demeli?
   Koca kızım sen çok yaşa e mi? Seni çok seviyoruz biz !